Öğretmenler hakkında çok bilinen yanlışlar

Öğretmenler hakkında çok bilinen yanlışlar

Ülkemizde yıllardır gündemden düşmeyen üç önemli mesele vardır.

Bunlardan birincisi milli meselemiz olan terör konusudur. Daha da fazla konuşulması, tartışılması gereklidir.

İkincisi futboldur. Bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkes konuşur futbolu.

Üçüncüsü ise öğretmenlerdir. Hatta son zamanlarda kadroya alınmayan Alex De Souza kadar, kadroya alınmayan öğretmenler de konuşulmaya başlanmıştır ki, bu öğretmenler adına iyi bir gelişmedir. Yakında gündemin ikinci sırasına yerleşmeyi başaracaklardır.

Peki kimdir bu öğretmen? Gerçekten öğretmeni ne kadar tanıyoruz? Yoksa öğretmenler hakkındaki bildiklerimiz sadece kulaktan dolma bilgiler midir? Sizler için öğretmenlerin gerçekte kimler olduğunu, ne yeyip ne içtiklerini, nerelerde gezdiklerini birinci ağızdan açıklayacağım.

En başta öğretmen olmak ve atanmak sanıldığı kadar zor değildir. Üniversite sınavlarında herhangi bir üniversiteye yerleştirilemeyen adaylara ‘Hiçbir şey olamıyorsan bari öğretmen ol’ seçeneği sunulur ve adaylar öğretmenliğe ilk adımlarını atarlar. Dört yıllık fakülte eğitiminin ardından formalite olarak KPSS’ ye girerler ve isteyen herkes istediği ildeki istediği okula yerleşir. Atanamadığını iddia eden öğretmenler okul beğenemeyen ya da zor beğenen öğretmenlerdir. Doğu ve Güneydoğu’nun 2000 rakımlı mezralarında tek başlarına öğretmenlik yapmaya gidenler ise sadece doğal hayatı sevdikleri için o okullara atanırlar, kesinlikle zoraki bir durum değildir.

Öğretmen maaşları sanıldığı gibi az değildir. Devlet her öğretmen için iki ayrı hesap açmıştır. Birinci hesaba öğretmenin temel ihtiyaçlarını karşılaması için cep harçlığını yatırmaktadır. Asıl maaş ikinci hesapta öğretmen adına biriktirilmektedir. Öğretmenlerin kira ve yol parası sorunları olmadığı için bu harçlık onlara fazla fazla yetmektedir. Zira okul olan her yerde sadece öğretmenlere tahsis edilmiş rezidanslar vardır. Öğretmenler buralarda yaşamaktadır. Her sabah okula ulaşımlarını sağlamak maksatlı V.I.P. minibüsler de öğretmenlerin kullanımına tahsis edilmiştir.

Öğretmenler ders anlatmak zorunda değillerdir. Dersleri son teknoloji ürünü akıllı tahtalar anlatmaktadır, öğretmenler sınıfta sadece akıllı tahtaların bakım ve onarımından sorumludurlar.

Öğretmenler odası öyle sanıldığı gibi bir masa iki sandalyeden ibaret değildir. Her öğretmen için özel masaj koltuğu, kablolu TV bağlantısı, çay kahve getiren ofis elemanları mevcuttur.

Öğretmenin tatili de sanıldığı gibi 3 ay değildir. Yaz tatili, resmi ve dini bayram tatilleri, yılbaşı tatili, sömestr tatili, kar tatili, hafta sonları ve geceleri de sayarsak öğretmenler yılda 9 ay tatil yapmaktadırlar. Tatillerinin çoğunu Maldiv Adaları’nda deniz, güneş, kum üçlüsüyle geçiren öğretmenler olduğu gibi bu süreyi Uzakdoğu ülkelerinde değerlendirenler de vardır aralarında.

Her yıl yapılan onlarca toplantı öğretmenlerin tatilde yaşadıklarını anlatmasıyla geçmektedir. Tatilini aynı yerde geçiren öğretmenler zümre öğretmenler toplantısı, farklı yerde geçiren öğretmenler de şube öğretmenler toplantısı yapmaktadırlar. Her ne kadar bu toplantılar sıkıcı olmaya başlasa da Milli Eğitim camiasında bu gelenek uzun yıllar daha sürdürülecektir.

Bunların dışında bir de performans ödülleri vardır. Sınıf öğretmenlerine okuma yazmaya geçen her çocuk için, branş öğretmenlerine ise SBS, LYS, LGS gibi sınavlarda barajı geçen her öğrenci için 1 tam Cumhuriyet altını verilmektedir. Altınlar yıl sonunda yapılan ve halk arasında ‘Seminer Haftası’ olarak bilinen Altın Günleri’nde okul müdürleri tarafından elden teslim edilmektedir.

Bunların dışında kel öğretmenler için 2000 tel saç ektirme, yaşlı öğretmenler için diş yaptırma ve bayan öğretmenler için yılda bir defaya mahsus olmak üzere estetik operasyon masrafları yine devlet tarafından karşılanmaktadır.

Öğretmenlerin fazla çalışıp yorulmamaları için özel ders verme, ticaretle uğraşma ve ek iş yapma seçenekleri ortadan kaldırılmıştır. Öğretmenler isteseler de fazla çalışamamaktadırlar.

Bütün bu şartlar dikkate alındığında 300 bin öğretmenin hala neden atanmak istemediği merak konusudur ve uzun süre daha gündemden düşmeyecektir.

Değerli okuyucular. Eğer bir veliyseniz ve çocuğunuz hiçbir şey olamıyorsa, bırakın öğretmen olsun. Sevgiler, saygılar…